Keşfet

Pun, sahte evlilik için tuttuğu Pethai’nin parasını alıp mafyanın kollarına kaçmasıyla hayatının altüst olduğunu düşündü. Şimdi Tayland’a geri döndü, onu bulup bazı cevaplar almaya kararlı. Ama bu kolay olmayacak. Tek umudu mu? Ploy- Pethai’nin sırlarının anahtarını elinde tutan, çarpıcı ve zeki bir aktris. Pun, ihtiyacı olan şeyi elde etmek için Ploy’un kalbini kazanmak zorunda. Ploy’un kalbini kazanmak için de onu baştan çıkarmak zorunda. Ama ne kadar çok manipüle etmeye çalışırsa, o kadar çok Tuzak’a aşık oluyor. Bir aşk oyunu olarak başlayan şey, hızla romantik bir lunapark trenine dönüşüyor ve Pun, hayatının en heyecanlı yolculuğuna çıkmış olabilir. Bu kalp oyununda, asıl oyuncu kim?

Alin ve Jane çocukluktan beri en iyi arkadaşlar. Yan yana evlerde büyümüşler. Alinin haberi yok ama Jane uzun zamandır ona karşı gizli duygular besliyormuş. Bir gün Alin, Jane’i yurtdışında eğitim görmesi için terk eder. Yıllar sonra, bozulan bir nişan onları eve geri getirir ve uzun zamandır söylenmemiş duygularla yüzleşirler.

Jerome ve Jinn uzun zamandır rakip ve ısrarlı dostturlar. Birbirlerine hakaret etmeden ya da sert bakışlar atmadan duramazlar. J, Jinn’in ölümüyle ilgili bir vizyon gördüğünde ve bir kaza geçirdiğinde, iyileşene kadar istemeden Jinn’in bakımına verilir. Zamanla, onsuz yaşamanın ne kadar imkansız olacağının farkına varır.

Whispers of Fate, kılıç sanatlarının ve doğaüstü güçlerin iç içe geçtiği bir wuxia/fantastik dizi olarak dikkat çekiyor. Hikâye, uzun yıllar boyunca dövüş sanatları dünyasını (jianghu) baskı altında tutmuş olan kötü lider Ye Mo’nun nihayet düşürülmesinin ardından başlıyor. Ancak zafer görüntüsünün ardında, dünyayı sarsan güçlerin hâlâ gölgesini sürdüğü ortaya çıkar. Tang Lici adlı yetenekli ama içine kapanık bir kılıç ustası, beklenmedik bir cinayet soruşturmasıyla kendini karmaşık bir komplo içinde bulur. Bu süreçte Tang Lici, hem eski kardeşliğiyle (yakın arkadaşı ya da rakibi olduğu düşünülen Liu Yan) hem de kişisel sınırlarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Hikâye boyunca sadakat, ihanet, güç dengeleri ve kendi kimliğini bulma çabasının fantastik ters köşelerle birleşimi izleyiciye sunuluyor.

Light beyond the Reed, sıradan bir hayat süren Ye Sibei ve onu derinden seven ancak zamanla sınanan eşi Qin Nan’ın hikâyesini anlatıyor. Sibei, ailesinin oğul beklentilerine boyun eğmiş, sessizliği ve feragatı tercih eden bir kadın olarak yaşamını sürdürüyor. Qin Nan başlangıçta bu durumu kabullenirken, Sibei’nin sürekli ödün veren ve kendini sessizliğe hapseden hâliyle karşılaştığında ilişkilerinde çatlaklar başlıyor. Tam her şeyin kopma noktasına geldiği sırada Sibei, beklenmedik ve travmatik bir şiddet olayına maruz kalıyor. Korku ve utanç duygularıyla konuşamayıp sessizliği tercih ediyor. Ancak Qin Nan, ona sırtını dönmek yerine elini uzatıyor, birlikte adalet arayışına giriyorlar. Hikâye; sessizce acı çeken bir kadının yeniden ses bulma süreci, bir eşin sadakat sınavı ve aile bağlarıyla, toplum baskısıyla yüzleşmeyi işliyor.

Büyüleyici bir masalda, Dört Ruh tarafından kutsanmış güçlü bir ölümsüz olan Li Qing Yue ve Dacheng’in saygıdeğer ustası Bai Jiu Si, kendilerini birbirlerine çekilmiş bulurlar. Ancak, kaderin acımasız bir cilvesi, yürek parçalayıcı bir çatışmaya yol açan bir yanlış anlamaya neden olur ve hatta onların ölümüyle sonuçlanır. Ama kader onlarla henüz işini bitirmemiştir. Onlara ikinci bir şans verilir, onlar da bozulan bağlarını düzeltip şampiyon olarak güçlerini birleştirirler. Ölümsüz ve efendi birlikte masumları başgösteren bir tehditten korumak için birleşir.